20 Mayıs 2016 Cuma

40

Asla yapmam dediğim her şeyi yaptım. Kesinlikle gitmem dediğim her yere gittim. Ve galiba bunları yapmaya devam edeceğim.


Sonuç : galiba büyüyorum.

25 Nisan 2016 Pazartesi

YAŞAMINIZA HAREKET KATIN, SAĞLIĞA ADIM ATIN !


Fiziksel aktivitenin sağlık ve zindelik için sağladığı yararlar giderek daha iyi anlaşılmaya başlanmıştır. Düzenli fiziksel aktivitenin sağlıklı olmamızdaki rolünün yanı sıra kronik hastalıklara yakalanma riskini azalttığı açıkça bilinmektedir. Dünyanın her yerinde giderek maliyeti artan sağlık hizmetleri yönünden koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında fiziksel aktivitenin sağladığı yararlar önemli bir tasarruf sağlayabilmektedir. Düzenli fiziksel aktivitenin fiziksel ve zihinsel sağlık üzerinde pek çok olumlu etkisi bulunmaktadır:

FİZİKSEL AKTİVİTENİN SAĞLIK ÜZERİNE ETKİLERİ:

·        Kilo Kontrolünün Sağlanmasında

·        Kan Basıncının Kontrolünde

·        Kan Yağlarının Kontrolünde

·        Kan Şekerinin Kontrolünde

·        Damar ve Kas-İskelet Sistemi Hastalıklarını Önlemede

·        Kaygı, stres, depresyonun azaltılmasında

·        Sağlıklı, uzun ve kaliteli bir yaşam sürdürülmesinde etkileri bilinmektedir.

18 Nisan 2016 Pazartesi

MUCİZE SENSİN


Başaramıyorum, kilo veremiyorum, o çayı da içiyorum, bu otu da denedim, televizyonda o doktor şöyle dedi, ne yapsam olmuyor… Keşke elimde sihirli bir değnek olsa…”beni zayıflat” diyen bir sürü insan olurdu eminim ki. Sihirli değnekler, mucize besinler, harikalar yaratan bitkisel çaylar vb daha neler. Aslında yapmamız gereken tek şey yaşam tarzımızı değiştirmek ve kendimize inanmak.

·        Kahvaltı yapmak mesela

·        Haftada 3-4 kez tempolu yürümek veya dans etmek, bisiklete binmek, yüzmek, çocuklarımızla ip atlamak. Severek yapacağımız zorunluluk olarak görmediğimiz her hangi bir aktivite

·        Ara öğünleri hayatımıza katmak

·        Yeterli ve dengeli beslenmek

En önemlisi neler başarabileceğimizin bilincinde olmak bence. Mucize besin, mucize diyet yok. UNUTMA! MUCİZE SENSİN.
“Kendini dert sanıyorsun oysa dermansın...
Kendini kapıdaki kilit sanıyorsun oysa onu açan anahtarsın.”
Hz.Mevlana
 
Yüzünüzü gülümsetecek güzelliklerle dolu bir hafta geçirmeniz dileğiyle.

5 Nisan 2016 Salı

“YAKARSIN BU YAĞLARI”


… Evden ayrıldıktan sonra, tahmin edileceği gibi, kilo kaybettim. Bir araba kilo. Aslına bakarsanız, hesaplarıma göre tam iki bahçe arabası dolusu kilo attım. Nereye gitti kilolar? Nereden gelirler nereye giderler? Yağların oluşması, sonrada yok olması maddenin esrarengiz davranışlarından biri. Birkaç çatlak izi, bir dolu da büyük boy giysiden başka hiçbir şey kalmıyor geriye.

         “Yakarsın bu yağları” derdi annem,  ben de çocuk aklımla koca bir kazana kova kova yağ boşaltacağımı sanırdım.

         Kilolarımdan kurtulduktan sonra garip bir şey keşfettim: kurtulmamıştım, kilolar kafamda olduğu gibi duruyordu. İkinci bir benliğim vardı: dev boyutlu, çok güçlü, kendisininkinden başka ahlak tanımayan, pek az şeye ya da kişiye bağlılık duyan ama bu bağlılığa korkunç sıkı sarılan bir kadındı bu.  Benim koruyucu meleğimdi; ne zaman yerdeki yarıkların içine kayacak kadar küçüldüğümü ya da sokakta yürürken erimeye başladığımı hissetsem ona yakarırdım. Ona yakardığım anda kaslarımın güçlendiğini, içimden bir kahkaha yükseldiğini fark ederdim….**

**
Jeanette WİNTERSON’ın Vişnenin Cinsiyeti adlı kitabından alıntıdır.

 
 
 
 
Son zamanlarda keyifle okuduğum kitaplardan bir tanesi oldu “Vişnenin Cinsiyeti”. Bu paragrafı okuduğumda kendimi düşündüm. Acaba var mıdır ki birisi benim sayemde içinden bir kahkaha yükselen…

Sevgiler, güzellikler, kahkahalar hepimizin olsun.

 

31 Mart 2016 Perşembe

HASRETLE

Ne güzeldir evlat kokusu. Anne-babalar çok iyi bilirler, olmayanlar da merak ederler. Bugün çok erken saatlerde koklayarak çıktım evlatlarımı, canlarımı. Nefes almanın rengarenk hali onlar. Özlemle kokularını saklamaya çalışıyorum göğsümde, beynimde, her hücremde. Sağlıkla sevdiklerimize kavuşmak dileğiyle.  HASRETLE...

29 Mart 2016 Salı

IŞPANAKLI PAŞTA


Dün verdiğim sözü hatırlayarak hemen evdeki yemek defterlerimi karıştırmaya başladım iş dönüşünde. Hemen sizlerle paylaşmak istiyorum tarifi.

KEK HAMURU İÇİN:

·         3 adet yumurta

·         2 su bardağı un (tam tahıllı un da kullanabilirsiniz)

·         1 çay bardağı sıvı yağ

·         Yarım su bardağı toz şeker

·         1 paket kabartma tozu

·         1 paket vanilya

·         Yarım su bardağı ıspanak püresi.

KREMASI İÇİN:

·         4 su bardağı süt

·         1 adet yumurta

·         2 tepeleme yemek kaşığı nişasta

·         2 tepeleme yemek kaşığı un

·         4 yemek kaşığı toz şeker

·         1 paket vanilya


Veeeee 2 tane minik aşçı (Ata Arda ve Tolga Tuna )


·         Ispanağı haşlayıp rondodan geçirelim.

·         Bir kabın içine yumurtaları, toz şekeri koyalım çırpalım.

·         İçine diğer malzemeleri ilave edelim ve karıştıralım.

·         Orta boy (tercihen) kelepçeli kek kalıbını yağlayalım ve hazırladığımız karışımı içine dökelim.

·         Önceden ısıtılmış 180 ° fırında 30 dakika pişirip, soğutalım. (kürdanla pişip pişmediğini kontrol edebilirsiniz)

·         Kreması için; tencereye tüm malzemeyi koyalım ve kısık ateşte sürekli karıştırarak pişirip, soğumaya bırakalım.

·         Hazırladığımız keki ortadan ikiye bölelim ve içinden bir miktar alıp, bir kaseye ufalayalım.

·         Kekin ilk parçasına hazırladığımız kremayı sürelim ve diğer parçasını üzerine kapatalım.

·         Hazırladığımız kremayı kekin üstüne dökelim.

·         Üzerini ufaladığımız kek parçaları ile süsleyelim.

NOT: Üzerini damla çikolata ile süsleyebilirsiniz.

 

AFİYET OLSUN.

28 Mart 2016 Pazartesi

ANNE BUNU BLOGUNDA PAYLAŞSANA

Hafta sonlarını seviyorum. Yine yoğun bir hafta sonunu bitirmiş bulunuyoruz. Yapılacak o kadar çok iş oluyor ki. Neyse ki bu sefer biraz daha rahat geçirdim ben. Dün eşimin Yabancı Dil Sınavı için Zonguldak’a yolculuğumuz başladı erken saatlerde. Malum saatlerin ileri alınması bizi biraz etkilemiş olacak ki çocuklarla arabada beklerken uyuya kalmışız. Neyse asıl konumuza dönelim. Cumartesi yaklaşık 10 tane bisküvi, 1 lt. süt ve az şekerle hazırladığım muhallebiyi birleştirerek bir tatlı yaptım. Laf aramızda bizim oğluşlar bayılıyorlar bu tatlıya. “Anne bunu blogunda paylaşsan” dedi Ata Arda, “sütün yararlarını, ne kadar içmemiz gerektiğini söyle” dedi Tolga Tuna. Tamam dedim yazayım, fotoğraf da çekmek gerek. Acil alışveriş de yapmak lazım. Önceliğimizi alışverişten yana kullanarak çıktık dışarı. Toplam kalış süremiz yarım saati geçmemiştir markette. Döndüğümüzde tatlının yerinde yeller esiyordu. Maalesef fotoğraf çekemedim. Ama Tolga Tunayı dinleyerek sütten ve yararlarından bahsetmek istiyorum kısaca.
Süt, insan yaşamının HER evresinde gerekli olan, C vitamini ve demir dışında mikro ve makro besin ögelerini kapsayan iyi bir kaynaktır. Özellikle protein ve kalsiyumdan, ayrıca B vitaminleri, A vitamini fosfor ve magnezyumdan oldukça zengindir. Büyüme ve gelişme, dokuların onarımı, kemik ve diş sağlığı, sinir ve kasların düzenli çalışması, hastalıklara karşı direncin oluşumunda etkindir. Yetişkinler için günde 2 su bardağı, çocuk-genç-gebe-emzikli-menopoz sonrası kadınlar için ise günde 3-4 su bardağı tüketilmesi önerilir. Süt sevmeyenler veya hassasiyeti olanlar süt yerine yoğurt, kefir veya ayran tüketebilirler.
Fotoğraf olarak sizlerle oğluşların yaptığı ıspanaklı pastayı paylaşmak istiyorum bugün. Yarın sizlere nasıl hazırladığımızı anlatacağım.

Güzellikler hep hayatınızda olsun. Sevgiler.